Mutlaka Oynamanız Gereken Indie Oyunları #01

Yeni bir seri ile sizlerleyiz, “Mutlaka Oynamanız Gereken Indie Oyunları” adını taşıyan serimizde bugüne dek çıkış yapmış ve denemeniz gerektiğini düşündüğümüz indie yapımları sizlerle buluşturacağız.
Öncelikle, “Indie oyun nedir?” Sorusunu cevaplayalım.
Independent video games olarak tanımlanan oyunları, dilimizde “bağımsız oyunlar” olarak kullanıyoruz. Genel olarak ufak yapımcı ekipleri veya şahıslar tarafından geliştirilen bu yapımlarda, herhangi bir video oyun dağıtımcısının finansal desteği olmuyor, yapımcılar tamamen kendi çabalarıyla oyunlarını kitlelere sevdirmeye çalışıyorlar.
Genel olarak dijital dağıtım yoluyla satın alabileceğiniz indie oyunlar, yenilikçi yapıları, harika senaryoları ve teknik yönlerinden ziyade oynanabilirlik yönünde sundukları farlılıklarla dikkat çekiyorlar. Geçtiğimiz yıllarda bu tarz oyunlar son derece popüler hale geldi. Sektörde ciddi bir pazar payına sahip olan bağımsız oyunlar, kullanıcılar tarafından tercih ediliyorlar.
Remothered: Tormented Fathers
Remothered: Tormented Fathers, geçtiğimiz yıl Steam Early Access’e gelmişti. O dönemde oyunun ilk 15 dakikasını çok beğenmiştik ancak oyunun sonu henüz eklenmemişti. Oyunun tam sürümü geçtiğimiz ay paylaşıldı ve bizim de deneyimleme şansımız oldu.
Remothered’ın hikayesi, Rosemary Reed’in Dr. Felton adındaki çatlak bir adamın malikanesine girmesiyle birlikte başlıyor. Oyunun başında her şey güzel giderken, Dr. Felton birden çıldırıyor ve olaylar kedi-fare kovalamacasına bağlıyor. Ana karakterimiz kaçarken, Felton kovalıyor. Klasik bir hayatta kalma/korku oyunu olan Remothered: Tormented Fathers, 25 TL’den satılıyor ve 3 saatlik bir oyun süresi sunuyor. Oyun süresince gerilim atmosferini yansıtmayı başaran yapım sizi satın aldığınıza pişman etmeyecektir. Aşırı kaliteli bir oyun beklentisi içerisinde olmaz ve ufak tefek bug’ları göz ardı edebilirseniz bu oyun sizi memnun edecektir.
That Dragon, Cancer
Oyun hakkında detaylı bilgiler vermeden önce That Dragon, Cancer’in klasik bir yapım olmadığını belirtelim. Oyunun yapımcılığını Amy ve Ryan Green ve onlara eşlik edin ufak bir grup üstleniyor. That Dragon, Cancer, Amy ve Ryan çiftinin 2 aylıkken ileri seviye kanser teşhisi konan ve yalnızca birkaç aylık ömrü kaldığı belirtilen Joel’un tam 4 yıl süresince ortaya koyduğu mücadeleyi bizlere anlatıyor. Oyun; Amy, Ryan ve Joel’un hayatlarının en kıymetli anılarının, sembolizm dolu sahnelerle birbirine bağlanarak aktarılmasıyla oluşturulmuş. Beyninde bulunan kanser yüzünden gelişimi normalden çok daha yavaş ilerleyen Joel, yaşadığı her anı acı çekerek geçiriyor. Amy ve Ryan tıbbın tüm gayretlerine rağmen çocuklarının ellerinden uçup gideceğinin farkındalar. Bu durum ise onların omuzlarında büyük bir yük oturtuyor.
That Dragon, Cancer, oyunların en büyük güçlerinden olan etkileşimi öne çıkararak, diğer sanat dallarından farklı nasıl şeyler ortaya çıkarılabileceğinin başarılı örneklerinden biri. Oyun oldukça kısa ve sizi spoilera boğmak istemiyoruz fakat Amy ve Ryan’ın doktorun odasındayken, Joel’in artık tedaviye herhangi bir tepki vermediğini öğrendikleri sahne gözümüzün önünden gitmiyor. Zamanı geri alarak Amy ve Ryan’ın doktorun söylediği her söze verdiği farklı cevapları dinlemek hayata bakış açınızı değiştirecek bir deneyim olabilir.
Bu harika oyunu Steam üzerinden yalnızca 18 TL ödeyerek satın alabiliyorsunuz.
Subnautica
Okyanusta geçen bir hayatta kalma oyunu olan Subnautica, 23 Ocak’ta Erken Erişim sürecinden çıkar çıkmaz Steam’in en çok oynanan oyunlarından biri olmayı başardı. Şimdi oyun günde 25-30 bin oyuncuya ev sahipliği yapıyor.
Oyunun hikayesi, yaşam podunuzun farklı gezegene düşmesiyle çakılmasıyla başlıyor, zaten oldukça ufak olan podumuzun tüm sistemleri çarpışmadan dolayı bozulmuş halde. Yiyecek ve içeceğiniz bulunmuyor ve düştüğünüz gezegen hakkında hiçbir bilginiz yok. Oyun, diğer benzerleri gibi elinizden tutup siz destek olmuyor. Oyun sizden, bu duruma gerçekten düşecek olsanız yapacağınız şeyleri yapmanızı istiyor. İlk olarak yiyecek şeyler bulmanızı sonrasında da radyonuzu tamir etmek için materyal toplayıp, gezegenden kaçmanın yollarını bulmaya çalışacaksınız. Ancak yardım için ilettiğiniz mesajın çok uzun süre sonra karşı tarafa gideceğini anladığınızdaysa artık burayı eviniz olarak görmeye başlamanız gerkecek.
Subnautica bugüne dek bir oyunda karşılaştığımız en göz alıcı ve detaylı su altı görsellerini barındırıyor. Daha önce hiç görmediğimiz su altı yaratıkları, yüzlerce metre derinlere indiğimizde önümüze çıkan ve ışık oyunlarıyla gözlerimize şölen yaşatan garip organizmalar bu harika yapımın dünyasında bizleri bekleyen sürprizlerden yalnızca bazıları. Oyunda biraz ilerledikten sonra kuracağınız su altı üslerinizle yaşam standartınızı iyice arttıracaksınız. Subnautica hakkında daha fazla spoiler vermeden, oyun hakkındaki görüşlerimizi sonlandırıyoruz. Bu oyunu Steam üzerinden satın almak için 40 TL ödemeniz gerekiyor. Emin olun, verdiğiniz paraya değecektir.
Böylelikle ilk “Mutlaka Oynamanız Gereken Indie Oyunlar” yazımızın da sonuna geldik. Bir dahaki listemize kadar belirttiğimiz oyunları denemeyi unutmayın. Keyifli oyunlar!