Mobil dünya kongreside sanal gerçekçilik gözlükleriyle Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge lansmanı yapıldı. Biz de sıcağı sıcağına öninceleme yazısını silere sunuyoruz.
Samsung’un geniş telefon yelpazesine rağmen kullanıcıların gözünde ayrı bir yeri olan Galaxy S serisi geçtiğimiz günlerde yenilendi. Samsung’un Mobil Dünya Kongresi (MWC) 2016’da gerçekleştirdiği ilginç lansmanda, Galaxy S7 ve S7 Edge duyuruldu. Lansmanı ilginç yapan şey ise lansman görsellerinin perde üzerinden değil herkese dağıtılan VR gözlükler üzerinden gösterilmesi oldu. Bir de sonlara doğru konuşmacı olarak Facebook’un kurucusu Mark Zuckenberg’in çıkması da bir hayli ilginçti.
Samsung, bu sene tıpkı diğer üreticiler gibi sanal gerçekçilik teması üzerine yoğun çalışmalar yapmış. Oculus ile Samsung’un beraber geliştirdiği Gear VR adındaki gözlüğün hem teknolojik algoritması yenilenmiş hem de uygulama desteği arttırılmış. Aynı zamanda 360 derece kamera aksesuarları ile sevdiğiniz bir anı tüm açılarıyla kaydetmek de mümkün olacak. Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge, VR teknolojisiyle tamamen uyumlu bir şekilde çalışabilecek.
Yedi yıldır aramızda bulunan ve her sene en çok konuşulan cihazlardan olan Galaxy S serisi geçtiğimiz sene üç farklı modele sahipti. Galaxy S6, Galaxy S6 Edge ve Galaxy S6 Edge Plus. Bu sene firma Edge Plus’ı kaldırıyor ve iki farklı model ile karşımıza çıkıyor: Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge. Her iki cihaz da herhangi bir aksilik olmazsa 11 Mart’ta ülkemizde satışa sunulacak. Satış fiyatı henüz belli değil.
Galaxy S7 ve S7 Edge’i detaylı inceleme fırsatımız olmadı fakat edindiğimiz kısa tecrübe ve araştırmalarımıza göre kısa bir yazı hazırladık. Kullanıma dair yorumlarda bulunmak yerine yeniliklerden ve rakipleri ile olan farklarından bahsedeceğiz . Cihaz hakkındaki yorumlarımızı ve detaylı incelememizi cihaz elimize ulaştığı zaman yapacağız.
Tasarım
Galaxy S serisi cihazlarda her sene tasarımda küçük değişiklikler yapılsa da ana hat çizgileri korunmaya devam ediyor. Galaxy S3’den bu yana malzeme kalitesi değişse de, keskin kenarlar ile karşımıza çıksa da, tırtıklı kapağa sahip olsa da tasarımın temel çizgileri aynı kaldı. Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge’de yine aynı tasarım çizgileri korunmuş. Hatta serinin tasarımsal anlamda en az değişikliğe gidilen modeli olarak gösterebiliriz. Zira iki telefonu yan yana getirdiğimizde Galaxy S6 ve Galaxy S6 Edge’den ayırmak pek mümkün olmuyor.
Geçmiş modellere göre en belirgin fark cihazın arka kapağının tıpkı Note 5’deki gibi kavisli yapısı oluyor. Bu kavisli yapı cihazın tutuşunu kolaylaştırıyor. Bu detay aynı zamanda tasarımı güçlendirmiş.
Sony Xperia cihazlarında görmeye alışık olduğumuz IP 68 suya ve toza dayanıklılık sertifikasına her iki cihazda da yer verilmiş. Kullanıcıların uzun zamandır istediği bu özellik, cihazın 1.5 metre su altında 30 dakika boyunca hasar almadan çalışabilmesini sağlıyor. Tabii bu özelliğin eklenmesi ve bataryadaki geliştirmeler cihazın ağırlığına ve kalınlığına negatif etki yaratmış. Samsung Galaxy S7 neredeyse 1 cm daha kalınlaşarak 7.9 mm kalınlığa ulaşırken Galaxy S7 Edge 0.7 mm kalınlaşarak 7.7mm kalınlığa ulaşmış. Galaxy S7, 14 gram ağırlaşarak 152 gram ağırlığına ulaşırken Galaxy S7 Edge, 25 gram ağırlaşarak 157 gram ağırlığına ulaşmış. Her ne kadar serinin önceki modellerine göre kalınlık ve gram anlamında ciddi artış olsa da sayısal verilere iki telefon da ince ve hafif duruyor.
Kullanıcıların Galaxy S6’da neden kaldırıldığına anlam veremediği Micro SD kart desteği artık geri dönüyor. Yeni cihazlar 200 GB’a kadar Micro SD kart destekliyor. Çıkarılabilir batarya isteği çağrıları ne yazık ki yanıt bulamamış. Galaxy S7 ve S7 Edge’in kasası tıpkı S6 ailesi cihazlar gibi yekpare yapıya sahip.
Arka kamera önceki modellerde çıkıntılı yapıya sahip olduğu için bir çok kullanıcının hoşuna gitmemişti. Galaxy S7 ve S7 Edge’in kamerası bir önceki nesil kadar çıkıntılı değil. Gerçekten S6 ve S6 Edge’de kamera aşırı çıkıntılıydı. Kamera çıkıntısı yeni modellerle birlikte kasaya sıfır değil ama en azından rahatsız edici boyutta da değil. Anlaşılan telefonun kalınlığının artması kamera için ek alan kazandırmış.
Cihazın alt köşesine baktığımız zaman MicroUSB girişinin kullanıldığını görüyoruz. Açıkcası USB Type C kullanılmasını beklerdik. Zira LG G5 ve diğer firmalar yavaş yavaş bu standarda geçtiler. Samsung’un henüz bu teknolojiye geçmemiş olması USB Type C’nin yayılma hızını yavaşlatacaktır. USB Type C ile hem hızlı veri transferi hem de hızlı batarya dolumu yapılabiliyor.
Tasarım konusunda herhangi bir yorumda bulunamıyoruz. Cihaz elimize ulaştığı zaman görünüş anlamında, ele tutuş anlamında, taşınabilirlik anlamında ve malzeme kalitesi anlamında gerekli yorumlarımızı ifade edeceğiz.
Ekran
Mobil cihazlardaki en iyi ekran teknolojisi Super AMOLED, Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge’de de karşımıza çıkıyor. Üstelik bu sefer ekran üzerinde çeşitli düzenlemeler de yapılmış ve Samsung bu konuda rakiplerine adeta meydan okumuş. Her iki cihazda da ekran boyutları önceki cihazlar ile aynı kalmış. Galaxy S7, 5.1 inç ekrana sahipken Galaxy S7 Edge 5.5 inç ekrana sahip. Geçtiğimiz seneki Edge ve Edge+ modelleri 5.1 inç ve 5.7 inç ekran boyutuna sahiplerdi. Bu sene Samsung tek bir Edge modeline yer vererek iki cihazın ortası bir boyutu tercih etmiş. Galaxy S7 Edge, tıpkı önceki Edge modellerinde olduğu gibi kıvrımlı ekrana sahip. Kıvrımlı ekran hem tasarımsal anlamda kuvvet katıyor hem de bir takım kullanım kolaylıkları sağlıyor.
Çözünürlük her iki cihazda da 2K yani 1440×2560 piksel. Ekran kasa oranı Galaxy S7’de ufak bir geliştirmeyle %72.1’e kadar çıkarılmış. Galaxy S7 Edge’de ise %76.1 olduğunu görüyoruz.
Bu sene LG G5’de de gördüğümüz Always On Display teknolojisinin bu cihazlarda da kullanıldığını görüyoruz. Bu teknoloji sayesinde ekran kilitli olsa bile saat, bildirimler ve takvim sürekli olarak ekranda gösteriliyor. Tükettiği şarj saatte sadece %0.8. Bildirimleri sürekli kontrol ederek daha çok şarj tüketmekten kurtarıyor.
Kamera
Kamera konusunda geçtiğimiz sene çok başarılı iş çıkaran Samsung, bu sene bu başarısını daha da ileri taşıyor. Telefonun hem ön hem arka kamerasında f/1.7 gibi uçuk bir diyafram açıklığının kullanıldığını görüyoruz. Arka kamera 12 MP çözünürlüğe, 26mm sensör büyüklüğüne, 1.4 µm piksel büyüklüğüne ve OIS desteğine sahip. İlk defa bir mobil cihazda kullanılan dual pixel teknolojisi ile hızlı odaklama yeteneğine sahip. Ön kamera ise 5 MP çözünürlüğe, 22mm sensör büyüklüğüne ve HDR çekim özelliğine sahip.
Düşük diyafram açıklığı sayesinde Samsung, gece çekimlerinde oldukça iddialı olacak gibi görünüyor. Hatta şimdiden reklam videolarıyla rakiplerine gönderme yapmaya başlamış. Hem düşük gece görüşü olsun hem renklerin doğru yansıtılması konusunda olsun Samsung yine başarılı bir kamerayla karşımıza çıkıyor. Bakalım test ettiğimizde ne kadar üstün sonuçlar verecek.
Performans
Biliyorsunuz ki Samsung, bölgelere özel olarak ya Snapdragon yada Exynos işlemcili telefonlarını satışa sunuyor. Ülkemizin de aralarında bulunduğu tüm avrupa ülkeleri Exynos işlemcili cihazlara mahkum oluyordu. Bu sene de durum değişmedi. Cihaz bazı bölgelerde Snapdragon 820 işlemcisiyle çıkarken ülkemizde Exynos 8890 işlemcisiyle satışa çıkacak. Samsung tarafından yapılan açıklamalara göre önceki senelerden farklı olarak bu sene Snapdragon ve Exynos cihazlar arasındaki fark minimum seviyede olacak. Her iki işlemciyi de kendisinin üretmesi bunun sebebi olarak gösterilebilir. Üstelik iki işlemcinin de üretim teknolojileri aynı.
Exynos 8890 işlemcisi; 4 adet 2.3 GHz hızında çalışan Cortex-A53 ve 4 adet 1.6 GHz hızında çalışan Cortex-A53 çekirdeklerinden oluşuyor. İşlemciye 4 GB LPDDR4 RAM ve grafik işlemcisi olarak ARM’ın en güçlüsü Mali-T880 MP12 eşlik ediyor.
Snapdragon 820’li model ile arasındaki performans farkı ne kadar olur bilemiyoruz ama ilk izlenimler iki tür cihazın da birbirine yakın performans verdiği oluyor. Eğer arada hissedilebilir bir fark olmayacaksa Galaxy S7 ve Galaxy S7 Edge performans anlamında da beklenileni fazlasıyla karşılayacaktır.
Batarya
Son olarak bataryaya değinecek olursak bu konuda Samsung’un ciddi bir geliştirmeye gittiğini görüyoruz. Galaxy S7’de 3000 mAh, Galaxy S7 Edge’de 3600 mAh kapasitede pile yer verilmiş. Ekranın Super Amoled olduğunu ve geçen seneki modellerin bile yeterli pil ömrü sunduğunu düşündüğümüzde bu arttırılmış pil kapasiteleri kullanıcıları memnun edeceklerdik. Artık kullanıcılar bir günü kolaylıkla çıkarıp ikinci günü zorlayabilecekler. Henüz ön inceleme yazımızda batarya kullanım süreleri ile ilgili kesin veriler veremiyoruz.
Usb Type-C olmamasına rağmen cihazda Quick Charge 3.0 desteği bulunuyor. Yaklaşık 35 dakikada 0’dan %80’e sarj etmek mümkün olabiliyor.
Yekpare kasa nedeniyle batarya da çıkarılabilir değil. Kullanıcılar bu özelliği çok istiyordu ama Samsung’un böyle bir özelliği ekleyebilmesi için tıpkı LG’deki gibi modüler bir yapıya geçmesi gerekir.